Besin Alerjisi ve Besin İntoleransı Nedir?
Besin İntoleransı Nedir?
Besin intoleransı (Bİ), besinlere karşı immünolojik olmayan reaksiyonlar olup, gerçek besin allerjileriyle karıştırılır. Günlük beslenmede tüketilen her türlü besine intolerans, zamanla gelişebilir. Besin intoleransı görülme oranı, gıda allerjilerinden daha yaygındır. Yapılan çalışmalar, besin antijenlerine karşı oluşan gamma G immunoglobulin‟in (IgG) obezite gelişiminde rol aldığı olasılığını yükseltmiştir. Besinlere karşı oluşan reaksiyonlarda, tedavide eliminasyon diyetinin önemi büyüktür.
Besin İntoleransı (Bİ) veya allerjik olmayan besin duyarlılığı, besinlerin içinde bulunan bileşik ile ilişkili çeşitli fizyolojik cevaplar için kullanılan terimdir. Bİ, immünolojik mekanizmalarla oluşmayan besin reaksiyonları olup, gerçek besin allerjileriyle genellikle karıştırılır. Bİ, gecikmiş, negatif bir reaksiyondur. Bir besin, içecek, besin katkı maddesi veya besinlerde bulunan bir bileşik, bir veya daha fazla organ ve sistemde semptomlar oluşturmasına rağmen, burada gerçek besin allerjisinden söz edemeyiz. Gerçek besin allerjilerinde, besinlere karşı gamma E immunoglobulin (IgE) antikorları oluşur, Bİ‟ında ise IgE antikor oluşumu yoktur.
Kronik inflamasyonun, sağlığımızın en büyük tehdidi olduğu bilinmektedir. Kronik inflamatuar hastalıklarda, IgG‟in belirlenmesinin, genellikle tek ve en iyi yol olduğu düşünülmektedir. Özellikle, besinin, kronik inflamasyonu indüklemesi durumunda, besine özgü IgG‟nin saptanması, inflamasyona etken olan besinin belirlenmesinde tek seçenek olarak karşımıza çıkabilir. Besine özgü IgG‟nin saptanmasının önemi, uzun süre anlaşılamamıştır. Son yayınlarda, IgG‟nin belirteç olarak kullanılmasının önemi vurgulanmış ve intoleransa neden olan besinin elimine edilerek uygulanan beslenme tedavisi ile ilgili önemli gelişmeler sağlanmıştır (2-5). Tüm dünyada, IgG‟nin belirteç olarak kullanıldığı 300.000‟den fazla kişide, eliminasyon diyetleri uygulanmış ve kronik inflamasyona bağlı hastalık semptomları, %80‟in üzerinde hafiflemiş veya ortadan kalkmıştır.
Bİ‟nın neden olduğu kronik inflamatuar hastalıklar; kronik baş ağrısı, aşırı kilo alma, aşırı kilo verme, cilt sorunları, otoimmün hastalıklar, fibromiyalji, migren, mide ve İrritable Barsak Sendromu (İBS) gibi bağırsak hastalıkları, emilim bozuklukları, romatizmal hastalıklar, nefes darlığı, astım, depresyon, sinirlilik, Tip 2 diyabet, hipertansiyon, metabolik sendrom, hipotroidizm, kronik rinit, egzema, akne, ödemli göz kapakları, idrar bozuklukları, Crohn‟s hastalığı, kalp ve dolaşım sorunlarıdır (7-13). Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre dünya nüfusunun yarısında Bİ mevcut olup, 1 milyar kişiye Bİ tanısı konmuştur. WHO, 2015 yılında, Bİ tanısı konulan kişilerin 2,5 milyara ulaşacağını öngörmektedir (14, 15).
Besin intoleransı (Bİ), immünolojik olmayan veya non-IgE mekanizmalarla oluşan
besin reaksiyonları olup, gerçek besin allerjileriyle karıştırılır (28,34,72-74). Bİ toksik,
farmakolojik, metabolik ve idiosinkratik reaksiyonlar içerir (Tablo 5). Bİ‟nın neden olduğu
semptomlar, besin allerjisi semptomlarına benzer, gastrointestinal, kutanöz, ve solunum
hastalıklarını içerir. Bu nedenle, farklı besin allerjisi tanısında Bİ‟yi göz önünde
bulundurmak gerekir. Bİ semptomları besin allerjisi ile benzer olmasına rağmen, tedavi
farklı olmalıdır, farklı mekanizmalar içerir. Allerji deri veya kan testi, bu durumların tanı
ve tedavisi için uygun değildir.
Besin Alerjisi
Besin allerjisi, alınan bir besin molekülünün antijen gibi davranmasıyla ortaya çıkar.
Antikorlar, akyuvarlarda üretilen veya yabancı maddelere (allerjik durumlarda antijenlere)
bağlanan protein molekülleridir. IgE olarak adlandırılan bu allerjik antikorlar, mast
hücreleri ve bazofiller olarak adlandırılan özel akyuvarlara bağlanan immünoglobülinlerdir
(proteinler) . IgE ve besin antijenleri, bu bağlanma sırasında ödeme ve inflamasyona neden
olan histaminleri salgılarlar. Tüketilen bir besine karşı vücutta görülen bu reaksiyonları,
bağışıklık sistemi kontrol edebilir veya edemeyebilir.
Besin allerjilerinin çoğu bağışıklık sistemi ile ilişkilidir ve tüketilen besin, sindirim
sistemi, akyuvarlar ile besinlere özgü antikorlar (IgE ve IgG gibi immünoglobülinler)
arasındaki etkileşimin sonucu ortaya çıkarlar. Bağışıklık sisteminin karşılaştığı en zor
antijenik mücadele, besin reaksiyonları ile olandır. Bağışıklık sistemi, besin antijenleri
7
tarafından harekete geçirildiğinde, akyuvarlar ve antikorlar beraber çalışırlar ve bazı
durumlarda da olumsuz etkileri olan reaksiyon verebilirler (33).
Beş ana antikor ailesi vardır:
1. İmmunoglobulin E (IgE),
2. Gamma D immunoglobulin (IgD),
3. Gamma A immunoglobulin (IgA),
4. İmmunoglobulin G (IgG) ve
5. Gamma M immunoglobulin (IgM)
Eliminasyon Diyeti
Diyet eliminasyonu, istenmeyen besin reaksiyonlarının hem tanısında hem de
tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır (16, 28). Anamnez sonucu, bazı besinler, şüpheli
olarak kabul edilirse, bu besinler ve bunları içeren ürünler elimine edilmelidir. Bu
diyetlerin başarısı, allerjenin doğru olarak belirlenmesine ve diyetten, sorumlu allerjeni
içeren tüm besinlerin elimine edilmesine bağlıdır. Provakasyon testlerinin
uygulanmasından önce, eliminasyon diyetleri önerildiği halde, tek başına eliminasyon
diyeti, özellikle atopik dermatit ve astım gibi kronik hastalıklarda nadiren tanı için
19
kullanılır (16). Diyet eliminasyonu sırasında çocuklarda hassasiyet gösterilmesi gereken
bazı hususlar vardır. Bunlar (28):
a. Çıkarılan besinin yerine en uygun olan diğeri besinin konulması,
b. Çocuğun büyüme ve gelişmesini olumsuz etkilememek,
c. Anemi, hipoproteinemi, vitamin ve mineral eksikliğine yol açmamak,
d. Anaflaksiye yol açan besinleri sürekli elimine etmek.
Eliminasyon diyetinde, hastaya sınırlı sayıda besinden oluşan bir program
uygulanır. Normalde her zaman yenilen besinler diyetten çıkarılır, yerine allerji yapma
olasılığı düşük (hipoallerjen) besinler ve çok seyrek tüketilen besinler ya da hipoallerjenik
hazır formüller konur. Eliminasyon diyetinde, allerji yapabilecek besin çeşidi ne kadar az
olursa, tanı, o kadar kolay konur. Standart bir eliminasyon diyeti, kuzu eti, tavuk, patates,
pirinç, muz, elma ve lahanagillerden bir sebzeden (lahana, brüksel lahanası, brokoli vb.)
oluşur. Eliminasyon diyeti, değişik şekillerde uygulanabilir, fakat allerji yapabilecek hiçbir
besinin yenilmemesi son derece önemlidir. Kişiye en az bir hafta süreyle (bu süre bir aya
kadar uzayabilir), bahsedilen sınırlı beslenme programı uygulanır. Gerçekten de, besin
duyarlılığı söz konusuysa, belirtiler, diyetin beşinci ya da altıncı gününe dek kaybolur.
Belirtilerin yok olmadığı durumda, beslenme programındaki bir besine reaksiyon olasılığı
vardır. Bu durumda, daha sınırlı bir diyete geçilmesinde yarar vardır
Belirlenen eliminasyon diyet süresinin bitiminden sonra, beslenme programına gün
aşırı yeni bir besin eklenir. Bu aşamada yöntemler, gün aşırı tek bir besinin
eklenmesinden, her öğünde ya da iki öğünde bir yeni besin eklemeye kadar değişebilir.
Genellikle, bir haftalık bir “arınma” süresinin ardından, kişide allerji yapan besine karşı
duyarlılık artar. Allerji yapan besin, yeniden beslenme programına eklendiğinde, tipik
olarak eskisinden daha şiddetli veya daha kolay fark edilen belirtiler ortaya çıkar. Hangi
besinin ne zaman eklendiği, eklendiğinde ne gibi belirtiler görüldüğü, dikkatle ve ayrıntılı
olarak kayıt edilmelidir (69). Allerji yapan besin alındığında, nabız değişebileceğinden,
yeni besin ilaveleri sırasında nabzın da sayılıp kayıt edilmesi yararlı olabilir.
Allerji yapan besinlerden kaçınmak çok kolay ve pratik olamayabilir:
Buğday, mısır, soya gibi allerji yapan besinler günlük beslenmede fazla kullanılan
besinlerdir ve bu besinlerin hazır besinlerin bileşiminde de bulunabileceği
unutulmamalıdır.
Ev dışında yemek yenildiğinde, ikram edilen veya satın alınan yemeklerin
içeriğinde allerjen besinin olup olmadığını bilmek zor olabilir.
Kişinin allerjik olduğu besin sayısında çarpıcı bir artış olabilir.
23
Son maddede belirtilen durum, genel bağışıklık sisteminde işlev bozukluğu
anlamına gelebilecek bir sendromdur. Beslenme programından çok sayıda besinin elenmesi
psikolojik, sosyal ve beslenme açısından da zor olabilir.
Bu derleme farklı literatür kaynaklarından yapılmıştır.
Arıcan Ö, Hacımustafaoğlu OY. Besin Allerjisi. Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi 2002, 2: 142-146.
May CD. Objective clinical and laboratory studies of immediate hypersensivity reactions to food in asthmatic children. J Allergy Clin Immunol. 1976, 58: 500-515.
Sherry K, Hubbard LD. Medical nutrition therapy for food allergy and food intolerance. Krause‟s Food and Nutrition Theraphy. L. Kathleen Mahan, Sylvia Escott-Stump: .Seattle, Washington, Saunders Elsevier, 2008.
Schiepers OJ, Wichers MC, Maes M. Cytokines and major depression. Prog Neurospsychopharmacol Biol Psychiatry. 2005, 29: 201-217.
Alpay K, Ertaş M, Kanca D, Lieners C. Ig G antikorlarına dayalı kısıtlanmış diyetin migren atakları üzerine etkisinin kontrollü, çift kör randomize çalışma ile araştırılması. Cephalalgia. 2010, Doi: 10.1177/033110241036140.
Uzm. Dyt. Ayşenur Fişek