• 2165153839   5550061276
  • bilgi@aysenurfisek.com

Anasayfa

Blog

Anasayfa Blog D VİTAMİNİNİN OBEZİTE RİSKİNİ ÜZERİNE ETKİLERİ
D VİTAMİNİNİN OBEZİTE RİSKİNİ ÜZERİNE ETKİLERİ
  • 01 May 2019
D VİTAMİNİNİN OBEZİTE RİSKİNİ ÜZERİNE ETKİLERİ

D VİTAMİNİ (D HORMONU= GÜNEŞ HORMONU) VE OBEZİTE

Obezite; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “Sağlığı riske edecek şekilde aşırı yağ birikimi” olarak tanımlanmaktadır. Beden yağ kütlesinin, yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkması olarak adlandırılan bu süreç yağ doku ile yakından ilişkilidir. Beden Kitle İndeksi (BKİ) değerinin >25 olması aşırı kiloluluk, >30 olması ise obezite olarak tanımlanmaktadır.

D vitamini; yağda eriyen vitaminler arasında yer almakta olup aynı zamanda endojen olarak uygun biyolojik ortamda sentezlenebildikleri için hormon ve hormon öncüleri olan bir grup steroldür. En önemli etkisi kalsiyum, fosfor metabolizması ve kemik mineralizasyonu üzerinedir. Yeterli D vitamini alımı ve serumda optimum D vitamini düzeyinin korunması sadece kemik, kalsiyum ve fosfor metabolizması için değil aynı zamanda genel sağlık ve iyilik hali için de çok önemlidir.

Başlıca D vitamini kaynağı; ultraviyole B (UVB) ışınlarının deride fotokimyasal olarak 7 dehidrokolesterolden vitamin D3 (kolekalsiferol) oluşturmasıdır. Güneş ışığına fazla maruz kalınmasıyla vitamin D3 inaktif ürünlerine çevrilmektedir. Diyetle D vitamini, bitkilerde bulunan ergokalsiferol (vitamin D2) ve hayvan dokularında bulunan kolekalsiferol (vitamin D3) şeklinde alınabilmektedir. D vitamini en fazla balık, karaciğer ve yumurta sarısında bulunmaktadır. Ancak deride yapılan veya diyetle alınan D vitamini biyolojik olarak aktif değildir. Obezite, günümüzde tüm dünyada giderek artan bir sağlık sorunudur. Son yıllarda yapılan çalışmalar; D vitaminin, obezitenin de dahil olduğu pek çok kronik hastalığın etiyolojisinde rolü olduğuna işaret etmekte ve D vitamini eksikliğinin, Tip 2 diabetes mellitus ve kardiyovasküler hastalık (KVH) gelişme riskiyle ilişkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca aşırı kilolu ve obez bireylerdeki D vitamini seviyelerinin normal kilolulara nazaran daha düşük olduğu da belirtilmektedir.

D vitaminin başlıca kaynağı güneş ışınları olup, D vitamini eksikliğinin veya yetersizliğinin en önemli nedeni güneş ışığından yeterince yararlanılamamasıdır. Bu sebeple D vitamini eksikliği, yoğun güneş alan bölgeler de dahil olmak üzere tüm dünyada yaygın olarak görülmektedir.

Hekimsoy ve arkadaşları Ege bölgesi gibi genellikle yıl boyunca güneş alan bir bölgede yaşayanlarda yaptıkları çalışmada, D vitamini yetersizliğini %74.9 ve D vitamini eksikliğini %13.8 olarak tespit etmişlerdir. Bu yüksek oran, Türkiye genelinde D vitamini yetersizliğinin yaygın olabileceğine işaret etmektedir. Ülkemizde ise D vitamini eksikliğinin % 51,8, D vitamini yetersizliğinin ise % 20,7 oranında olduğu tespit edilmiştir.

D vitamini düzeyi 20 ng/mL’den düşük ise D vitamini eksikliği, 21-29 ng/mL arasında ise D vitamini yetersizliği, 30 ng/mL’den yüksek ise yeterli düzey ve 150 ng/mL’den yüksek ise D vitamini intoksikasyonu olarak kabul edilmektedir (1 ng/mL = 2.5 nmol/L).

 Ülkemizde ve yurt dışında yapılmış çalışmalarda, kadınların D vitamini düzeylerinin erkeklere göre daha düşük olduğu ve D vitamini eksikliğinin kadınlarda daha sık bulunduğu gösterilmiş; D vitamini düzeylerinde görülen cinsiyetler arası farkın, kadınların kültürel nedenlerle güneş ışığından daha az yararlanmasından kaynaklandığı düşünülmüştür.

Obezlerde Vitamin D Eksikliği Nedenleri:

  Sınırlı hareketliliğe ve sosyal uyuma bağlı olarak açık hava etkinliklerine daha az katılımı

 Güneş ışınları ile yeterince karşılaşmama, güneş kremi ve şapka kullanımı

 Zayıf bireylere göre daha kapalı kıyafetler giyme

 Temel diyet alışkanlıkları (balık, süt, yoğurt, peynir tüketiminin yetersizliği)

 Vitamin D den fakir, abur cubur gıdalarla beslenme

 Siyahi ve Asyalılarda laktoz intoleransına sekonder gelişen diyet farklılıkları

 Vitamin D yağda eriyen bir molekül olduğundan, obezlerde yağ dokuda tutularak biyoyararlanımı azalır. Bu nedenle vücutta yeterli miktarda olmasına rağmen serum düzeyi düşük ölçülebilir.

 Hepatik steatoza bağlı KC’de 25(OH)D3 sentezinin azalması sayılabilir.

Çalışmalardan elde edilen veriler, artan Beden Kütle İndeksinin D vitamini düzeylerinde azalmaya yol açtığını, özellikle obez bireylerin D vitamini eksikliği açısından risk altında olduğunu göstermektedir. Obez bireylerdeki düşük D vitamini seviyelerinin, kilo nedeniyle azalan hareket sebebiyle direkt güneş ışığından daha az yararlanma ve D vitamininin adipoz dokuda sekestre olması gibi birden fazla faktöre bağlı olduğu düşünülmektedir.

Bazı çalışmalarda vitamin D ve Kalsiyum desteğinin kilo kaybı üzerinde belirgin bir etkisinin olmadığını ancak yağ kitle ve dağılımını etkileyebileceğini gösterilmiştir. Bu etki D vitamini 20 ng/ml’den düşükken gözlenirken, bu sınırın üzerinde gözlenmemiştir. Buna göre vitamin depoları dolu ise takviyenin ek etki sağlamadığı önerilmektedir.

Diyetisyen Dilan YAVUZ

 KAYNAYKLAR

  • Targher G, Bertolini L, Scala L, Cigolini M, Zenari L, Falezza G, Arcaro G. “Associations between serum 25-hydroxyvitamin D3 concentrations and liver histology in patients with non-alcoholic fatty liver disease” Nutr Metab Cardiovasc Dis 2007;17(7):517-524.
  • Deepu D, Hardigan P, Bray N, Penzell D, Savu C. The incidence of vitamin D deficiency in the obese: a retrospective chart review. J Comm Hosp Int Med Pers 2015,5:26069.
  • Uçar F, Taşlıpınar MY, Soydaş AÖ, Özcan N. Ankara etlik ihtisas eğitim ve araştırma hastanesine başvuran hastalarda 25-OH Vitamin D düzeyleri. Eur J Basic Med Sci 2012;2(1):12-15.
  • Arnaud R. The direct role of vitamin D on bone homeostasis. Arch Biochem Biophys 2008;473(2):225-230.
  • O'Riordan JL, Bijvoet OL. Rickets before the discovery of vitamin D. Bonekey Rep 2014;8;3:478.

Diyetisyen Ayşenur Fişek
Bize Ulaşın 2165153839 ya da Randevu Al