• 2165153839   5550061276
  • bilgi@aysenurfisek.com

Anasayfa

Blog

Anasayfa Blog Folik Asit
Folik Asit
  • 28 Eyl 2022
Folik Asit

Folik Asit

FOLAT

B vitamini çeşidi olan folik asit yenilenmesi gereken hücreler için gerekli bir vitamindir. Özellikle anne karnındaki fetüsün dokuları ve hücrelerinin gelişimi için görev ihtiva eder.

Folik asit fazlalığı olmaz çünkü folik asit ihtiva eden besinler çok fazla tüketilen besinler değildir. İçerdikleri miktarlarda oldukça kısıtlı ve yetersizdir.

Folik asit amino asit sentezine katkıda bulunur, kan oluşumuna katkıda bulunur, homosistein metabolizmasına katkıda bulunur, bağışıklık sistemine katkıda bulunur, yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına katkıda bulunur. Hücre bölünmesinde görev alır ve anemi semptomları aslında folat eksikliğindendir.

Beyin ve omuriliğin geliştiği nöral tüp, fetal yaşamın ilk dört haftasında oluşur. Henüz tam olarak nedeni bilinmeyen ancak genetik ve çevresel etmenlerin birlikte rol oynadığı düşünülen bazı durumlarda nöral tüp oluşumunu tamamlayamaz ve anensefali, ensefalosel, meningosel, miyelosel, spina bifida, gibi nöral tüp defektleri (NTD) denilen ciddi doğumsal anomaliler oluşur. Anensefalili bebekler doğumdan kısa bir süre sonra ölürler. Diğer NTD’ler, yaşam boyu sürecek ciddi sakatlıkların nedenidir. Getirdiği manevi yükün yanı sıra, NTD’li bir çocuğun tüm yaşam boyu bakımının topluma maliyetinin ABD'de yaklaşık 532.000 dolar olduğu hesaplanmıştır. 

Son yıllarda yapılan araştırmalar, NTD’lerin annenin gebelik öncesinden başlayarak gebeliğinin ilk üç ayında kullanacağı günde 0,4 mg folik asit ile %70 oranında önlenebileceğini göstermektedir. 

Turan, J. M., Say, L., & Bulut, A. (2000). Nöral tüp defektlerinin folik asit kullanımı. Sürekli tıp eğitim dergisi9, 288-291.

Genellikle kadınlar embriyonik gelişmenin kritik olduğu ilk haftalarda hamile olduğunun farkında değildir. Bu nedenle gebelik öncesi folik asit kullanımı önemlidir. Suda eriyen B grubu vitaminlerden biri olan folik asidin nöral tüpün kapanmasında son derece kritik olan hücre döngüsünü kolaylaştırdığı belirlenmiştir. Gebelikten önce ve gebeliğin ilk 3 ayında folik asit kullanımının nöral tüp defektlerini %70’e varan oranlarda azalttığı randomize kontrollü çalışmalarla kanıtlanmıştır.

BAŞLİ, M., & Hilmiye, A. K. S. U. (2019). Kadınların Folik Asit Kullanımı ile İlgili Bilgi Düzeyleri ve Prenkonsepsiyonel Dönemde Folik Asit Kullanımları. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi28(3), 220-226.

Her yıl dünya genelinde, doğumun dört haftası içinde 276 bin bebeğin konjenital anomaliler nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir. Folat, suda eriyebilen bir B vitamini olmakla birlikte eksikliği vitamin takviyesi veya takviye yiyeceklerin tüketimi ile giderilebilir. Kadınların folik asit hakkındaki farkındalıkları incelendiğinde; %71,4’ü daha önce folik asidi duyduğunu belirtmiştir. Bu kadınların %.79,6’sı ise folik asidin nöral tüp defektini önlediğini bilmektedir. Daha önce folik asidi duyduğunu belirten kadınlar arasında folik asit hakkındaki bilgiyi doktordan edinenlerin oranı %52,7, arkadaş çevresinden/aileden edinenlerin oranı 24,9 iken internetten edindiğini belirtenlerin oranı %19,9’dur. Araştırmalar doğurgan çağdaki kadınların önemli bir bölümünün folik asit kullandığını ancak folikasiti uygun periyotlarda kullananların düşük düzeyde olduğunu ortaya koymuştur.

KARA, Y. (2019). Diffüz Saç Dökülmesi Olan Kadın Hastalarda Serum Demir, Ferritin, Çinko ve Folik Asit Düzeylerinin Değerlendirilmesi. Türkiye Klinikleri Dermatoloji Dergisi29(2), 75-79.

Ayrıca, B12 vitamini ve folik asit metabolizmalar› birbiriyle ilişkili olan ve merkezi sinir sistemindeki çeşitli metabolik yollar için gerekli olan vitaminlerdir. Bu vitaminler: yüksek konsantrasyonları nöronlar için toksik olan, nöronal plastisiteyi bozan ve nöronal dejenerasyonu aktive eden homosisteinin metionine dönüflmesinde; dopamin, serotonin, nörepinefrin gibi nörotransmitterlerin sentezinde ve nöral membranlardaki fosfolipidlerin metilasyonunda görev alan SAM (S-Adenozil metiyonin)’ın sentezinde; metil malonik asitten, Süksinil Co A oluflumunda kofaktör olarak kullanılırlar. B12 ve folik asit eksikliğinin ve bunların eksikliğinde yükselen serum homosistein düzeylerinin; demans, bipolar bozukluk, paranoid psikoz, depresif rahatsızlıklar, duygulanım bozuklukları, flizofreni, Alzheimer, Parkinson gibi psikiyatrik bozuklukların ve subakut kombine dejenerasyon, ataksi, spastisite, myelopati ve nöropati gibi çeşitli nörolojik bozuklukların patogenezine katkıda bulunduğunu öne süren çok sayıda çalışma vardır. Eksikliklerinin yaşla arttığı, ancak gençlerde de oldukça yaygın olduğu belirtilen bu vitaminlerin 1940’lı yıllarda keşfedilmesinden bu yana, bunların eksikliklerinin; depresif rahatsızlıklar, bilişsel bozukluklar ve mental konfüzyon, hafıza değişiklikleri, bilişsel yavaşlama, duygulanım bozuklukları, şiddete eğilim, yorgunluk, delirium ve paranoid psikoz gibi nöropsikiyatrik bozuklukların patogenezine katkıda bulunduğu birçok araştırmacı tarafından tanımlanmıştır.

Folat eksikliği ve depresyon arasındaki ilişki ile ilgili, epileptik hastalar üzerinde yapılmış ilk çalışmalar, düşük serum folat düzeyine neden olan antikonvülsan tedavinin, depresyon ve psikozu içeren mental semptomların insidansını arttırdığını göstermiştir. Hastanede yatan psikiyatrik hastalar üzerinde yapılmış bir çalışmada, düşük serum folat fien S. ve ark. 34 Türk Klinik Biyokimya Dergisi düzeyinin %10-33 olduğu, psikiyatrik problemi olmayan populasyonda ise %5-8 arasında olduğu belirlenmiştir. Psikiyatrik ve nörodejeneratif hastalıkların patolojisinde, vitamin eksiklikleri rol oynayabilir veya önceden var olan hastalıklarının şiddetlenmesine yol açabilir. Bu nedenle, yaşlarına ve önceki sağlık durumuna bakılmaksızın, özellikle bilişsel bozukluğu ve bunaması olan psikiyatrik hastaların ilk başvurularında serum vitamin B12 ve folik asit seviyelerinin rutin tarama testi olarak kullanılması önerilebilir. Özellikle vitamin eksikliklerine bağlı gelişen dejenerasyonlar, başlangıçta geri dönüşlü iken, tedavi edilmezse geri dönüşsüz hale gelebilir. Ayrıca, vitamin eksikliği tespit edilip müdahale edilmedikçe, psikotrop ilaçlarla tedavi başarısız olmaktadır. Psikotik semptomlarda; antipsikotik tedavinin yanı sıra, B 12 vitaminini yerine koyma tedavisinin kullanımı iyileşme üzerinde olumlu etki sağlayacaktır.

Şen, S., Durat, G., & Atasoy, I. (2009). Vitamin b 12 ve folik asit eksikliğinin psikiyatrik ve nörolojik bozukluklarla İlişkisi. Türk Klinik Biyokimya Dergisi7(1), 31-36.

Sonuç olarak derlememde de görülüyorki, folik asit eksikliği yalnızca gebelikte oluşabilecek nöral tüp defektli çocukların Dünya’ya gelme riski yanı sıra psikiyatrik hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde de oldukça önemli bir rol oynamaktadır.

 

Uzm. Dyt. Ayşenur Fişek

Diyetisyen Ayşenur Fişek
Bize Ulaşın 2165153839 ya da Randevu Al